UNESCO Küresel Jeopark Ağı’na aday Nemrut Jeoparkı’nda 50 jeosit alanı belirlendi

Sıcak ve soğuk gölleri, buz mağarası, buhar bacası, lav kalıntıları, bitki örtüsü, biyoçeşitliliği, jeomorfolojik ve jeolojik özellikleriyle öne çıkan Nemrut Jeoparkı’nın yurt içi ve dışında tanıtılması için çalışmalar devam ediyor. Avrupalı Seçkin Destinasyonlar Projesi kapsamında “Mükemmeliyet Ödülü” alan Nemrut Kalderası’nı da barındıran bölgenin, UNESCO’nun Küresel Jeopark Ağı‘na dahil edilmesi için istenilen kriterler yerine getiriliyor.

Bitlis Eren Üniversitesi (BEÜ) Nemrut Jeoparkı Koordinatörlüğü Bilim Kurulu’nun oluşturulduğu “Bitlis Nemrut-Süphan Potansiyel Jeopark Alanı Projesi” kapsamında, İl Özel İdaresi bünyesinde Nemrut Jeoprak AŞ kuruldu.

Bilimsel öneminin yanı sıra doğal güzellikleriyle her yıl çok sayıda ziyaretçiyi ağırlayan Nemrut Jeoparkı’nın, Küresel Jeopark Ağı‘na dahil edilmesi için çalışmalar şirket tarafından yürütülecek. BEÜ’de 11 kişiden oluşan bilim kurulu da yürüttükleri çalışmalar sonucu bölgede 50 jeosit (Bir jeolojik süreci, olayı veya özelliği ifade eden kaya, mineral, fosil topluluğu, yapı, istif, yer şekli veya arazi parçası) alanı belirledi.

“48 ÜLKEDE 195 JEOPARK ALANI MEVCUT”

Bitlis Vali Yardımcısı İzzet Cem Eser, en az birkaç jeositten oluşan, doğal ve kültürel miras öğelerini barındıran müzesi ve merkezi olan alanlara jeopark adının verildiğini söyledi. Dünya genelindeki jeoparkların tescilini UNESCO’nun yaptığını anlatan Eser, “Dünyada 48 ülkede 195 jeopark alanı mevcut. Türkiye’de ise yalnızca Manisa Kula Jeoparkı, UNESCO tarafından tescillenmiştir. Bir yerin jeopark olarak ilan edilmesi için birçok unsurun bir araya gelmesi gerekiyor. Valimizin başkanlığında bir yönetim kurulu kurduk. Bu kurulumuzda Valiliğimiz, İl Özel İdaremiz, üniversitemiz, Bitlis, Tatvan, Ahlat, Adilcevaz ve Güroymak belediyelerimiz ile ilgili sivil toplum kuruluşlarımız yer alıyor.” dedi.

Üniversitede akademisyenlerden oluşturulan bilim kurulunun sahada yürüttüğü bilimsel çalışmalar sonucunda hazırlanan raporları UNESCO’ya sunacaklarını belirten Eser, bu kurulun 50 jeosit alanı belirlediğini, Bitlis’teki El-Aman Hanı’nda ziyaretçi merkezi ve jeopark müzesi yer alacak şekilde çalışmaların yürütüldüğünü aktardı.

Eser, UNESCO’nun jeopark alanının tüzel kişilik kazanması ve çalışmaların yürütülmesi için şirket kurulmasını istediğini dile getirerek, İl Özel İdaresi bünyesinde kurdukları Nemrut Jeopark AŞ aracılığıyla bölgenin tanıtımına yönelik çalışma yürüttüklerini bildirdi.

Sahada yürütülen çalışmalarla jeopark daha görünür hale getirildikten sonra UNESCO’ya başvuracaklarını ifade eden Eser, “Jeopark alanı UNESCO tarafından tescillendikten sonra buraya hem yurt içi hem de yurt dışından insanların akın edeceğini düşünüyoruz. Turizm açısından da kentimize müthiş faydalar sağlayacağı kanaatindeyiz. Alanımızın dünyaya duyurulmasında ve Türkiye çapında önem kazanmasında şirketin kurulması büyük önem arz ediyordu.” diye konuştu.

“ÇEVREDEKİ TARİHİ YAPILARI DA İÇİNE ALIYOR”

BEÜ Rektörü ve Nemrut Jeoparkı Koordinatörlüğü Bilim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Necmettin Elmastaş ise BEÜ ve İstanbul Üniversitesinden coğrafyacı, botanikçi ve jeologlar ile sivil toplum kuruluşu üyelerinin de bulunduğu güçlü bir bilim kurulu oluşturduklarını belirtti.

Farklı disiplinlerden oluşan bilim kurulunun bölgede birkaç kez çalışma yaptığı bilgisini veren Elmastaş, şunları kaydetti:

Nemrut Jeoparkı kapsamında ele alınacak noktaları belirleyerek jeositlerimizi oluşturduk. Daha sonra haritalandırdığımız her bir jeositin bilgilerini hazırladık. UNESCO’ya başvurmaya yaklaşıyoruz. Bilim kurulu, bilimsel olarak üzerine düşeni yaptı. Jeopark sadece Nemrut Kalderası ve Nemrut volkanı değil çevredeki tarihi yapıları da içine alıyor. El-Aman Hanı, jeoparkın merkezinde yer alıyor. Van Gölü, Ahlat’taki tarihi mekanlar, Adilcevaz’da Arin Gölü jeositlerimiz arasında bulunuyor.

Özellikle Nemrut volkanı üzerindeki jeositler çok dikkat çekici. Doğal ortam anlamında lav kalıntıları, buhar bacaları ve göller doğrudan dikkati çeken fiziki jeositlerimiz. Güroymak’taki Budaklı Kaplıcası ve tandır yapımının da jeositler arasında yer almasını sağladık. Burada endemik türler var. Hem çok değerli bitkiler hem de bazı kelebek türleri ye alıyor. Bunlar da jeositler içinde bulunuyor.”


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir