TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Hindistan’ın başkenti Yeni Delhi’deki Yashobhoomi Hindistan Uluslararası Konferans ve Sergi Merkezi’nde düzenlenen G20 Parlamento Başkanları Zirvesi’nin (P20) ikinci oturumuna katıldı.
TBMM Başkanı Kurtulmuş, “Sürdürülebilir Enerji Dönüşümü: Yeşil Geleceğe Geçiş Kapısı” başlıklı oturumdaki konuşmasında, dünyanın, jeopolitik risklere, siyasi ihtilaflara, askeri çatışmalara, sosyal, diplomatik ve ekonomik sorunlara eklenen, aynı zamanda varoluşsal bir krizle de karşı karşıya olduğunu söyledi.
Dünyayı yakından tehdit eden üçlü bir krizle karşı karşıya olunduğunu dile getiren Kurtulmuş, bunların iklim değişikliği, çevre kirliliği ve biyoçeşitliliğin kaybı olduğunu aktardı.
Kurtulmuş, insanoğlunun dünyanın bütün nimetlerini ve kaynaklarını sömürme iştahının, esasında bugün karşılaşılan güncel, çevresel sorunların temeli olduğunu kaydetti.
“SİVİLLER ARASINDA AYRIM VE SEÇİCİLİĞİ ASLA KABUL ETMİYORUZ”
Enerji arzı, güvenliği ve çeşitlenmesi gibi konuları konuşurken elektriği kesilen, her türlü enerji kaynağına erişimi engellenen, tam bir kuşatma altında günlerdir bombardıman altında tutulan Gazze halkının dramına da değinmeden geçemeyeceğini dile getiren Kurtulmuş, şöyle konuştu:
“Sivillere karşı yapılan her türlü saldırıyı pek tabii ki kınıyoruz. Siviller arasında bir ayrım ve seçiciliği de asla kabul etmiyoruz. Siviller arasında bir hiyerarşi yaratılmasını reddederiz. Bu, ırkçılığın ve ayrımcılığın yeni bir tezahürüdür. Nüfusunun kahir ekseriyetinin sivillerden, yarısı çocuk ve gençlerden oluşan bir yerleşimi hedef gözetmeksizin ağır silahlarla bombardımana tabi tutmak, herhalde uluslararası hukukun ağır ve açık bir ihlalidir. Bu saldırıların bir an evvel durdurulması, sivil kayıpların önlenmesi herkesin itidal ve aklıselim ile hareket etmesi yönündeki çağrımızı yineliyoruz. Bu ateşin söndürülmesi amacıyla barış arayışlarına katkı vermeye de hazır olduğumuzu ilan ediyoruz.
Sorunun arka planında on yıllardır süren hukuksuz işgal ve buna bağlı politikaların yattığını bir kere daha teyit ediyoruz. Yurtları, hayatları, gelecek umutları elinden alınan Filistin halkının kutsal mekanları da payimal edilmiştir, onlar da baskı altında tutulmuştur.
Bugün Müslümanlar cuma namazı kılarken Mescid-i Aksa’ya yapılan saldırıları da bir kez daha şiddetle kınadığımızı ifade etmek isterim. 56 yıldır devam eden işgal, yasa dışı yerleşimcilerin mülk gaspları ve kutsal mekanlara yönelik saldırılar asla kabul edilemez.”
TBMM Başkanı Kurtulmuş, İsrail ile Filistin arasında kalıcı ve adil bir barış için 3 konuda adım atılmasının şart olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:
“Bunlardan birisinin, 1967 sınırlarında başkenti Kudüs olan bir Filistin devletinin egemen bir şekilde ve toprak bütünlüğü sağlanmış olarak kurulması. İkincisi, yasa dışı yerleşimcilerin yerleştikleri yasa dışı alanları terk etmesi ve İsrail’in Müslümanların, Hristiyanların ve Yahudilerin kutsal mekanlarına karşı saldırıları durdurmasıdır.”
Kurtulmuş, doğalgaz ve petrol başta olmak üzere Akdeniz’deki enerji kaynaklarının sağlam ve ucuz bir yolla çıkarılabilmesi için Akdeniz’de barışın sağlanmasının şart olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
“Akdeniz enerji havzalarının geleceği bakımından bile Orta Doğu’da barış şarttır, Orta Doğu’da barışın sağlanması dünyanın üzerinde hassasiyetle eğilmesi gereken temel konulardan birisidir. Esas itibarıyla insanlık tarihi bize bir şey öğretiyor. Dünya barışının kapısı Orta Doğu’dur, Orta Doğu kapısının kilidi ise Filistinlilerin haklarını kavuştuğu, barış ve huzur içerisinde bütün din mensuplarının beraberce yaşayabildiği bir Orta Doğu’nun kurulabilmesi için çözüm bulmaktır.
Aynı şekilde devam eden Rusya-Ukrayna savaşı ise sebep olduğu büyük insani kayıplar, maddi yıkımlar, çevreyi bozma yanında küresel ve bölgesel ölçekte büyük bir güvenlik ve istikrar riski taşıması bakımından da acilen ateşkesin sağlanması gereken bir başka alandır. Bu vesileyle devam eden bu savaşların bir an evvel söndürülmesi için uluslararası camiaya bir kere daha barış çağrılarımızı tekrarlıyoruz. Büyüme ve yayılma potansiyeli bulunan her iki çatışmanın da bir an evvel nihayete ermesi, herkesin sorumluluk üstlenmesi gereken bir alandır.”
Bir yanıt yazın