Eskişehir‘in Odunpazarı ilçesi Karacaşehir Mahallesi’nde yer alan Karacahisar Kalesi’ndeki yüzey araştırması, Osmanlı Beyliği’nin kuruluşunun 700’üncü yılında, 1999’da ünlü tarihçi Prof. Dr. Halil İnalcık öncülüğünde başlatıldı.
Daha önce Anadolu Üniversitesi öğretim üyeleri Prof. Dr. Ebru Parman ve Prof. Dr. Erol Altınsapan başkanlığında gerçekleştirilen kazı, “Cumhurbaşkanlığı Kararlı Kazı” statüsünde devam ediyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Anadolu Üniversitesi işbirliğinde Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hasan Yılmazyaşar’ın başkanlığında yürütülen çalışmalarda 7’nci yüzyılda inşa edilen sarnıca ulaşıldı. Tamamen gün ışığına çıkarılması 5 yıl süren yapının, Anadolu’da kale yerleşimlerinde bulunan en büyük sarnıçlardan olduğu belirlendi.
“KARACAHİSAR KALESİ OSMANLI’NIN KURULUŞ SÜRECİNİN SEMBOLÜ NİTELİĞİNDE”
Doç. Dr. Yılmazyaşar, bu sene kazıları temmuzdan itibaren öğrenci, uzman ve akademik personelden oluşan 41 kişilik ekiple sürdürdüklerini söyledi.
Kazı çalışmalarını 18 Ekim’de tamamlayacaklarını anlatan Yılmazyaşar, şöyle konuştu:
“Karacahisar Kalesi’nde 5 yıldır başkanlığımda kazı çalışmaları sürüyor. Arkeolojik kazı çalışmalarımız sonunda bazı veriler elde ettik. Kalede 7’nci yüzyılın başından beri bir iskan olduğunu anladık. Bunun aralıklı olarak 12’nci yüzyıla kadar sürdürdüğünü gördük. Özellikle 12’nci yüzyılda kalede ciddi bir tahkimat, bazı alanlarda ise mimaride önemli dönüşümler olduğunu tespit ettik. 1288 yılında kale, Osman Gazi tarafından fethediliyor. Bu fetih sonrasında ilk hutbe Dursun Fakih tarafından kalede okunuyor. Yine Dursun Fakih, kadı olarak atanıyor. Bir subaşı tayini yapılıyor. Pazar kuruluyor ve ilk vergi burada tanımlanıyor. Karacahisar Kalesi, Osmanlı Devleti’nin kuruluş sürecine dair sembol niteliğindedir.”
Yılmazyaşar, kazı çalışmaları sonunda ortaya çıkan verilerin kalenin kronolojisine dair önemli veriler sunduğunu aktardı.
Arkeolojik bulguların Orhan Gazi dönemi itibarıyla kalede yerleşimin bulunduğunu kanıtladığını ifade eden Yılmazyaşar, “1. Murad döneminde kalede iskanın daha yoğun olduğunu gördük. Özellikle sikkelerin yoğunluğu, 1380’li yıllarda kalede yoğun bir iskan olduğunu gösterdi. Kalenin 1. Murad döneminde çok önemli bir yerleşim alanı olduğunu biliyoruz” dedi.
Yılmazyaşar, Yıldırım Bayezid ve Çelebi Mehmed dönemlerinde devam eden yerleşimin, 2. Murad sonrasında neredeyse tamamen terk edildiğinin anlaşıldığını dile getirdi.
Fatih Sultan Mehmed dönemi sonrasında kaledeki arkeolojik verilerin yok denilecek kadar az olduğunu bildiren Yılmazyaşar, “Kaledeki yerleşimin Fatih dönemi sonrasında bugünkü Karacaşehir Mahallesi’ne taşındığı biliniyor” ifadesini kullandı.
“SARNIÇTA 1288 SİKKE ORTAYA ÇIKTI”
Doç. Dr. Yılmazyaşar, kalenin içindeki sarnıçta ilk kazı çalışmalarının 2019’da başladığını anlattı.
Sarnıcın 15 metre eninde, 45 metre boyunda, 6 metre derinliğinde olduğunu söyleyen Yılmazyaşar, şöyle devam etti:
“Buradaki buluntular adeta kaledeki tarihin ve yaşamın özetini verdi. Sarnıçtaki çalışmalar bu kazı döneminde tamamlandı. 1288 sikke ortaya çıktı. Bunların içinde Bizans, erken Osmanlı, Germiyanoğulları, Aydınoğulları, Menteşeoğulları, Karamanoğulları beylikleri ile Midilli lordu olan Francesco II Gattilusio ve Eflak voyvodası Mircea’ya ait sikkelerle karşılaştık. Hem ticaret hem de askeri ilişkiler bağlamında Osmanlı tarihindeki oluşum ve değişim süreçlerinin bir kale kentteki yansımalarını gösterdi. Seramik, cam, maden ve kemik buluntuları da elde ettik.”
Yılmazyaşar, sarnıcın kalede ilk inşa edilen mekanlardan olduğuna dikkati çekti.
Kalelerin uzun süreli kuşatmalara dayanması için suyun önemli olduğunu dile getiren Yılmazyaşar, şunları kaydetti:
“Sarnıçlar, kuşatmalar ve kaledeki günlük yaşamın sürdürülmesi için temel ihtiyacı gideren en önemli unsur. Karacahisar Kalesi’ndeki sarnıcın, yapının ilk inşa süreci olan 7’nci yüzyılın başından beri var olduğunu düşünüyoruz. Şu ana kadar kale kentler içinde bizim tespit edebildiğimiz en büyük sarnıç. Tuğla ve taşın birlikte kullanılmasıyla oluşturulmuş almaşık düzenli. Köşesinde bir merdiven bulunuyor. Zeminde ve duvarlarda suyun korunması için sızdırmazlığı sağlayan bir harç kullanılmış. Aynı zamanda üst örtüyü tutacak 7 payesinin bulunduğu belirledik.”
Bir yanıt yazın