Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Meclis’te düzenlenen yeni yasama yılı resepsiyonunda gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat’taki depremlere ilişkin soru üzerine Tunç, binaların hasar durumlarına yönelik çeşitli itirazlarda bulunulduğunu, yıkım kararlarının hızlı şekilde uygulanması gerektiğini söyledi.
Yıkım kararlarına karşı açılan davaların bulunduğunu anımsatan Tunç, bu konuda yargılamadaki sürelerin kısaltılabileceğini kaydetti.
Bir alternatif model sunulacağını dile getiren Tunç, “Farklı bir usul önereceğiz Meclis’imize. Taslak olarak çalışmamız var. Bu çalışmayı paylaşacağız. Şu anda 11 ilde 30 bine yakın idari dava var.” bilgisini paylaştı. Bakan Tunç, ivedi yargılamada 250 gün olan sürecin yeni düzenleme ile 170 güne ineceğini kaydetti.
KİRA UYUŞMAZLIĞINDA ARABULULUK DÖNEMİ
Kira uyuşmazlığında arabuluculuk uygulamasına ilişkin de açıklamalarda bulunan Tunç, 1 Eylül’de başlayan uygulama çerçevesinde bugüne kadar 24 bin başvurunun yapıldığını belirtti.
Bakan Tunç, müzakereleri tamamlanan uyuşmazlıklardan 1900’ünde anlaşma sağlandığını aktardı.
Yargı reformu konusunda yeni bir çalışma yapıldığını, alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemleri, Arabuluculuk Kanunu, bilirkişilik, çocuk adalet sistemi, ceza adalet sistemi ile Anayasa Mahkemesinin iptal kararı verdiği konuların değerlendirileceğini dile getiren Tunç, tüm kesimlerden görüş alınacağını vurguladı. Yılmaz Tunç, ayrıca yeni İnsan Hakları Eylem Planı da hazırlanacağını bildirdi.
“REFORMLAR, ANAYASAMIZDAKİ VESAYETÇİ RUHU ORTADAN KALDIRMAYA YETMEDİ”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, yeni anayasa vurgusu yaptığını anımsatan Tunç, şöyle devam etti:
“Çok sayıda reform yapıldı. Bu reformlar, anayasamızdaki vesayetçi ruhu ortadan kaldırmaya yetmedi. Anayasayı yapanlar, yaptıranlar diyelim, darbecilerdi ve meşru temsilciler değildi. Oluşturdukları Bilim Kurulunun metnini bile sonradan değiştirip oya sundular. Sadece meşruiyet açısından bile baktığımız zaman yeni bir anayasaya ihtiyacımız var. Temennimiz, yeni dönemde bu uzlaşma sağlanır ve milletimize olan borcumuzu da ödemiş oluruz.”
YARGITAY’IN CAN ATALAY KARARI
“Can Atalay hakkındaki hükmün kesinleşmesi itibarıyla milletvekilliğinin düşürülmesi yönündeki fezleke okutulmalı mı, yoksa Anayasa Mahkemesi kararı mı beklenmeli?” sorusu üzerine Tunç, yargı kararlarının ve Anayasa hükümlerinin ortada olduğunu hatırlattı.
Yargıtay 3. Ceza Dairesinin, Gezi Olayları davasında bazı sanıklar hakkında onama, bazı sanıklar hakkında bozma kararları verdiğini aktaran Tunç, Gezi Olayları’nda yüzlerce aracın yakıldığını, çok sayıda vatandaşın hayatını kaybettiğini, dükkanların taşlandığını ifade etti.
Adalet Bakanı Tunç, şunları kaydetti:
“Bütün Türkiye’yi bu ateşle yakmaya ve hükümeti ortadan kaldırmaya yönelik bir ayaklanma, kalkışma ortaya çıktı. Bu kalkışmayla ilgili hukuk devletinde, özellikle yargı konuya el attığında ‘Gezi yargılanamaz, Gezi onurumuzdur’ derseniz, hukuk devletinde bu olmaz. Burada şehitler var, ölen vatandaşlar var, terör örgütünün paçavraları asılmış, terör örgütünün elebaşlarının resimleri asılmış, siz burada nasıl ‘suç yok’ dersiniz? Ama maalesef ülkemizde bunları söyleyenler var. Ortada bir suç varsa bunun soruşturulması hukuk devletinde olması gerekir. Soruşturuldu, bağımsız, tarafsız yargı bir karar verdi. Bu karara hepimiz saygı duyacağız. Karar elbette ki eleştirilebilir. Ama ‘Kararı kabul etmiyoruz. Gezi direniştir, yargılanamaz, onurumuzdur’ şeklindeki ifadeler, demokratik hukuk devletinde olmaz.”
Yargıtay’ın, dokunulmazlık kapsamında olmadığına hükmettiğini hatırlatan Tunç, kesin hükmün sonuçlarının, Anayasa’nın 84. maddesinde düzenlendiğini belirterek, “84. maddeye göre kesin hükmün Genel Kurulda okunmasıyla birlikte milletvekilliği düşüyor. Tüm bu süreçleri hep beraber takip edeceğiz. Kesin hükmün sonuçları ne olur Anayasamızda yazılmış. Bu kurallara hepimiz uyacağız.” sözlerini sarf etti.
Bir yanıt yazın