ABD, yeni bir tedarik zinciri krizine doğru gidiyor olabilir. Bu kez ise krizin yarı iletken teknolojisinde değil, elektrikli araç pil üretiminde olması bekleniyor.
Finansgundem.com’un derlediği bilgilere göre, ABD’nin, Çin’e bir giriş için imkan sağlayan boşlukları kapatmak amacıyla hızlı hareket etmesi ve elektrikli araç pil üretiminde kontrolü yeniden kazanmaya odaklanması gerekiyor.
YABANCI ŞİRKETLER SEKTÖRDEKİ BOŞLUKLARDAN FAYDALANAIYOR
Bloomberg’den Tim Culpan’ın analizine göre, ABD’nin elektrikli araç pili üretimini artırma yarışını yakalama çabaları ümit verici. Ancak vergi iadeleri ve diğer teşvikler, yabancı şirketlerin yararlanabileceği boşluklar bırakıyor.
Washington’ın, tıpkı çiplerde olduğu gibi, ülkenin sürekli tedarik zinciri krizleriyle karşı karşıya kalmamasını sağlamak istiyorsa, bu boşlukları kapatması ve teknolojik gelişmeyi artırmak için girişimlerinde daha hızlı hareket etmesi gerekiyor.
ABD, lityum iyon pil üretiminin en önemli bileşenlerinden bazılarında Çin, Güney Kore ve Japonya’nın gerisinde kalıyor. Küresel pil kapasitesinin yalnızca yüzde 4,4’ü ve ayırıcıların, elektrolitlerin, katotların ve anotların tek haneli paylarıyla dünyanın en büyük ekonomisi ABD, elektrikli araç endüstrisinde kendi kendine yeterli olmaktan çok uzak gözüküyor.
2021 yılında kabul edilen Altyapı Yasası (Infrastructure Law) ve geçen yılki Enflasyon Düşürme Yasası ise (Inflation Reduction Act – IRA) Amerika’nın arayı kapatmasına yardımcı olmayı amaçlıyor.
Yine de, bu yasalar, özellikle Çinli tedarikçilerin ülkenin elektrikli araç ekonomisine daha fazla dahil olması için bir yol sunan elektrikli araç satın almaya yönelik teşviklerle, farklı amaçlar uğruna da çalışıyor olabilir. IRA’da yazılan şartlar, alıcıların araç başına 7.500 ABD Doları’na kadar kredi alması durumunda şirketlerin yerel tedarik kotalarını karşılamasını gerektiriyor.
Bu sorunun çözümü ve Çin’in devre dışı bırakılması için en temel düzeyde, araba veya kamyonların ABD, Meksika veya Kanada’da üretilmesi gerekiyor. Pil bileşenleri Kuzey Amerika’da monte edilirse paranın yarısı oradan gelirken, diğer yarısı ise kritik minerallerin ABD’de veya serbest ticaret anlaşması yaptığı ülkelerden herhangi birinde çıkarılmasını veya işlenmesini şart kılıyor.
ABD’NİN ÇİN’E OLAN BAĞLILIĞINDA ARTIŞ YAŞANIYOR
Bu çok büyük bir boşluk ve şimdiden istismar ediliyor. Çinli şirketler ve Güney Koreli ortakları, yalnızca son dört ayda Kore’deki beş yeni pil fabrikasına 4 milyar dolar yatırım yaptığını duyurdu ve daha fazlasının gelmesi bekleniyor.
Çin’in ABD ile bir serbest ticaret anlaşması (Free Trade Agreement – FTA) yok ama Güney Kore, Meksika, Kanada ve bir düzine başka ülkeyle var.
Bu nedenle, Washington’ın dost ulusları, ‘tedarik zinciri güven çemberi’ne alması akıllı bir yöntem olacağa benziyor. Bunun, hiçbir ülkenin kendi ihtiyaçlarını tam olarak karşılayamayacağını kabul etmesini ve Soğuk Savaş sırasında görülene benzer şekilde dünyanın nüfuz yarım kürelerine bölündüğü bir zamanda daha yakın bağlar kurmasını sağlayacaktır.
Ancak, söz konusu FTA muafiyeti, ABD’nin Çin’e Washington’ın rahat etmesi gerekenden daha fazla bağımlı olmasına izin veriyor. Dost bir ülkede üretim kapasitesine sahip olmak, en büyük rakibinin sınırları içindeki fabrikalara güvenmekten kesinlikle daha güvenli, ancak Biden yönetiminin, üretimin tek başına sorunu çözmediğini kabul etmesi gerekiyor. Risk, yabancı bir gücün, malzemelerden bileşenlere kadar teknolojinin temellerini kontrol etmesi olarak öne çıkıyor.
Tüketici indirimleri, yalnızca fazla kapasite olduğunda veya fazladan siparişler ölçek ekonomilerini artırdığında arza akan talep yönlü bir teşvik niteliği taşıyor. Arabaları daha ucuz hale getirmek, çıktı sorununu ortadan kaldırmıyor. Aksine arz-talep açığını şiddetlendiriyor ve bileşenleri daha güvenilir ve ucuza üretecek teknolojiye ve kapasiteye sahip şirketlerin işine yarıyor.
YATIRIMLARIN YÜZDE 60’ININ PİL ÜRETİMİNE AYRILDIĞI BELİRTİLDİ
Ford Motor’un tam da bu sorunla karşı karşıya olduğu görülüyor. Ford, geçen ay, genişleme planlarını küçültmenin bir nedeni olarak pille çalışan araçlar arasındaki fiyat savaşına işaret etti. Otomobil üreticisi, bu yıl 600.000 elektrikli araç hedefine ulaşmak yerine, hedefi gelecek yıla erteledi ve 2026’nın sonuna kadar yılda 2 milyon elektrikli model yapma hedefinden vazgeçti.
Yönetim, bu kapasite sorununu çözmek için geçen yıl 2,8 milyar dolarlık bir finansman açıklamıştı. Bu rakam, yerel yarı iletken üretimine yardımcı olmak için Çip Yasası (Chips Act) aracılığıyla sağlanan 39 milyar dolar ile karşılaştırıldığında oldukça küçük bir meblağ. Ancak hala ivmelenme işaretleri bulunuyor. Bloomberg’ün araştırmasına göre, geçen yıldan bu yana Kuzey Amerika’da elektrikli araç ile ilgili sektörlerde 72 milyar dolardan fazla yatırım açıklandı. En önemlisi, bu paranın yüzde 60’ının pil üretimine ayrılması planlanıyor.
Bu planlar arasında, Ford’un Şubat ayında duyurulan Michigan’daki yeni tesise yaptığı 3,5 milyar dolarlık yatırım da yer alıyor. Tesisin CATL olarak bilinen Çinli Contemporary Amperex Technology’nin teknolojisini kullanması dışında, bu ABD için bir kazanç gibi görünüyor.
İki Cumhuriyetçi milletvekili ise, ‘şirketin kendisini ve ABD’li vergi mükelleflerini Çin Komünist Partisi’nin ve onun siyasetinin kaprislerine maruz bırakacağından’ endişe duyanlar arasında yer alıyor. Bu yaklaşım, Çin şüphecilerinin ortak bir nakaratı olsa da pek de yanlış sayılmaz.
ARTAN ÜRETİM KAPASİTESİ BOŞLUKLARI KAPATIYOR
Daha fazla kapasitenin kısa vadeli bir çözüm olduğunun bilinmesi önem taşıyor. Yerel olarak geliştirilen ve sahip olunan teknolojinin gerçek hedef olması gerekiyor. General Motors, başka birinin teknik bilgisine güvenirken üretimi artırmanın zorluklarıyla çoktan yüzleşti bile.
Temmuz ayında ABD’li otomobil devi, bir otomasyon ekipmanı tedarikçisiyle ilgili sorunların Ultium pillerinin üretim kapasitesini sınırladığını açıkladı. İcra Kurulu Başkanı Mary Barra, geçen ay yatırımcılara, “Tedarikçi bizi şaşırttı, doğru yolda olduklarını düşündük” dedi.
GM, yangın riskine neden olan ve düzeltilmesi 1,9 milyar dolara mal olan bir kusur nedeniyle 2021’de 142.000 Bolt EV’nin geri çağrılması noktasında hala acı çekiyor gözüküyor. Seul merkezli LG Energy Solution bu pillerin tedarikçisiydi ve ABD’li otomobil üreticilerinin, müttefikler tarafından üretilmiş olsa bile, yabancı teknolojiye yüksek düzeyde bağımlı olduklarının altını çiziyordu.
Yine de sorunu iyileştirebilecek şeyler, ABD’nin araştırma ve geliştirmeye daha fazla para ayırması, yerel üreticileri kritik teknolojilerde yaptıkları işe alımlar ve bu teknolojilere yaptıkları yatırımlar için ödüllendirmesi ve Çin’in Amerika’nın elektrikli araç endüstrisinin geleceğinde pay sahibi olmasına izin veren boşlukları kapatmasıdır.
Elbette, mevcut yönetimin daha fazlasını yapma planları olsa da daha hızlı hareket etmek de elzem görünüyor. İki yıl önce çip kıtlığı, yarı iletken sektörünü destekleme çabalarına çok ihtiyaç duyulan aceleyi kanıtlamış ve hatırlatmıştı ve şimdi elektrikli araç tedarik zinciri için aynı aciliyeti göstermenin zamanı geliyor gözüküyor.
Kaynak : Haber7
Kaynak Url : https://www.haber7.com/ekonomi/haber/3343415-abdde-kritik-viraj-yeni-bir-tedarik-zinciri-kriziyle-karsi-karsiya-kalabilir
Bir yanıt yazın